Bu bölümde Emekli Hava  Pilot Kurmay Albay Hüseyin Avni Güler, Menderes ve dava arkadaşlarının Türk Ulusunun tüylerini ürperten  icraatlarını anlatmaya devam ediyor:     

Ben 27 Mayıs 1960 Devrimi örgütüne 1958 yılında girdim. Sekiz yıllık evli idim, rütbem üç yıllık yüzbaşı idi. Beni 27 Mayıs gizli örgütüne iten birkaç olayı anlatmak istiyorum. 

1-)1958 yılında Lübnan’da Müslüman Araplarla Hıristiyan Araplar arasında savaş çıkmıştı. Celal Bayar ve Menderes yönetimi, Lübnan’a silah ve cephane yardımına karar vermişti. Ben Ankara Etimesgut 12. Hava Üs Komutanlığı’nda Uçucu Seyrüseferci Yüzbaşı olarak görevliydim. Üssümüz C-47 Bakata uçakları ile görev yapıyordu. 

Ben Lübnan’a yedi sefer (sorti) uçtum. Her uçuştan önce uçağımız kapalı sandıklarla yükleniyor, ilk yüklemelerde o zamanki Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu meydana (pist)  geliyor, uçağın yüklenişine nezaret ediyordu. Kapalı ve büyük sandıklardaki yükümüzün ne olduğunun biz bile farkında değildik; çünkü bilgilendirilmedik. 

1958 yılında Kıbrıs İngilizlerin elindeydi. Uçağımız Kıbrıs üzerinden geçerken İngiliz jetlerine parola veriyor ve gidip Lübnan başkenti Beyrut Havaalanı’na iniyorduk. Uçak ekibine birer sandviç ve kola veriyorlardı, uçağımız yakıt ikmali yaptıktan sonra o gece üssümüze geri dönüyorduk. Sonra bir uçağımız, Beyrut Havaalanı Müslüman Arapların eline geçtiği sırada alana indiğinde uçağımız enterne edildi. Uçak ekibi tutuklandı. Rahmetli (sonra başka bir görevde düşerek şehit olmuştu) Binbaşı Rıza Kalaycıoğlu ve ekibi, iki ülkenin anlaşması sonucu ülkeye getirildi. 

Bu olaydan sonra Celal Bayar ve Menderes milliyetçi, mukaddesatçı ve Müslüman yönetimi tarafından Lübnan’da Müslümanlara değil de Hıristiyanlara Türkiye’den 85 uçak dolusu silah ve cephane götürdüğümüzü ve bilmeden onların günahına alet olduğumuzu da öğrendik

Aşağıdaki  cümleye özel DİKKAT! (F.M) 

O silahları ve mermileri kullanan Hıristiyan Araplar belki de binlerce Müslüman öldürmüşlerdir. 

Beni oyunlarına alet eden o kimselere ben şimdi lanet ediyorum; ama ben “anıtmezar”larda yatan o kimselerin bu durumunu milletime arz ediyor ve yalan söyleyerek ne mal olduklarını açıkladığım için pişmanlık duymuyorum. 

Bu ibareye de özel dikkat!

Sonradan bu olayın Meclis’ten geçmediğini, hatta Bakanlar Kurulu’nun kararı bile olmadığını öğrenmiş bulunuyorum. 

Gene bu olayın gerçek olup olmadığını öğrenmek isteyenler için, bu görevi yapan havacı arkadaşlardan sağ olanların isimlerini veriyorum: Hv. Plt. Kd. Alb. Ahmet Özsungur, Havacı Uçucu Seyrüseferci Kd. Alb. Nevzat Balaban ve Abdül Aksal. Daha detaylı bilgi isteyenler, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na başvurabilirler

2-) Gene Celal Bayar-Menderes yönetiminin, son senelerinde dış ülkelerden kredi alınamadığı için, 1950 seçimlerinden sonra İsmet Paşa’nın hazinede biriktirdiği 128 (yüz yirmi sekiz) ton altının çoğunu dışarıya rehin vererek kredi alması meselesi. 

Bu olayın da Meclis’ten ve Hükümet’ten geçmiş olması gerekir; ancak o günlerin tanığı olanlar ve basında yazıldığını hatırlaması gerekenler bilgi vermediler. 

Gene yükümüzün ne olduğunu bilmeden Londra’ya 2 (iki) tondan fazla altın götürdüğümüzü ve uçaklar dışında gemilerle, trenle ve TIR’larla 100 (yüz) ton kadar altının dış ülkelere rehin gönderildiğini biliyorum. 

27 Mayıs’ta Maliye Bakanımız büyük insan Kemal Kurdaş, takriben 96 (doksan altı) ton altını geri getirtti. Sayın Kurdaş, tasarruf bonoları çıkararak memur ve işçilerden alınan paralarla bu görevi başardı. 

3-Aynı mukaddesatçı, Müslüman Bayar-Menderes ekibi, Cezayir’de Fransız’lara karşı bağımsızlık savaşı veren Müslümanları değil de Fransızları desteklemişti. 

Böylece halka dindar olduklarını her fırsatta söyleyerek onları bugünkü iktidar gibi aldatan bu insanlara devletin parası ile anıtmezarlar yapılıyor. 

Bütün Türkiye düşmanları şimdiki yöneticilerin seçim kazanması için çalışıyorlar. Ey geçmiştekiler ve şimdikiler! Allah aşkına siz kimden yanasınız?” 

Gerçekleri öğrenen her Türk vatandaşı gibi bende  bu evrende hiç dostumuzun olmadığını anlayarak inanın kahroluyorum. Bu bölümün sonunda diyorum ki; kurulan 16 Türk devletinin içerden  kurgulanan oyunlardan dolayı yıkıldığını bilelim, UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM!...

Dış düşmanlar;  Türk ulusuna içerden yapılan bu haksızlıklar/zulümler ve /hainlikler karşısında şapka çıkarmışlardır ve düşmana layık görülen önemli kuralları akıl edememenin burukluğu içersindedirler  inanın bana! O derece yani!  

Anlatılan bu gerçeklerden sonra  o tarihte yürürlükte olan ve Menderes’lere uygulanan  idam kararını bu kadar basite indirerek halkın zihinlerini alabora etmenin, diğer bir deyimle beyinlerine kurşun sıkmanın  açıklaması olabilir mi sorarım sizlere?!...                                         

DEVAM EDECEKTİR  İkinci bölüm sonu.