Yine bir 10 Kasım saat 9’u beş geçiyor. Tüm ülkede sirenler çalarkan huşu içinde 81 milyon vatandaşımız yaşlısı, genci, kadını, erkeği, öğrencisi, işvereni, işçisi, memuru, amiri velhasıl bütün TÜRK MİLLETİ büyük bir saygıyla “O”’nu saygıyla anıyor... Her ne kadar “keşke Yunan kazansaydı”, “istiklal savaşı olmadı ki” vs.vs. diyebilecek kadar alçalabilen bazı soyu bozuk, şerefsiz ve hainler sap gibi durmaktan rahatsız olsa da aziz Türk Milletinin  gönlünde taht kuran ATA’sının yeri her geçen gün biraz daha kök salıyor. Her başı sıkıştığında sığınılacak en güvenli limanın  “O’nun açtığı yolda yürümek, ilke ve devrimlerinden sapmamak” olduğunu Mısır’daki sağır Sultan dahi biliyor...

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Modern ve çağdaş bir devlet oluşturmak için meclis tarafından kabul edilen ilkeleri doğrultusunda inkılaplar yapmıştır.

Atatürk’ün Türk Milleti’ne yaptığı en önemli hizmetler symakla bitmez ama en başta akla gelenler:

*Cumhuriyetin ve Demokratik bir düzenin kurulmasıdır.

*Halka, seçme ve seçilme hakkının verilmesidir.

*Tarım ve ticaretin geliştirilmesidir.

*Modern ve çağdaş hayatın başlamasıdır.

*Türk kültürünün yeniden oluşmasıdır.

*Soyadı kanunun çıkarılmasıdır.

*Kadın – erkek eşitliğinin sağlanmasıdır.

Hanımefendiler, bugün,  70 Yaşındaki herifin dördüncü karısı olmuyorsan, Kocandan boşanabilme hakkına sahipsen, kadın erkek eşitliği varsa, okula gidebiliyorsan, oy kullanabiliyorsan, çocuğunu vekaletini alabiliyorsan, kanun önünde mahkemelerde eşit sayılıyorsan  bunları M.Kemal ATATÜRK’e borçlu olduğunuzu unutmayın...

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Türk Milletine benliğini ve kimliğini kazandırmıştır. Ve şöyle der;  "Bahusus bizim milletimiz, milliyetinden tegafül edişinin [gafil oluşunun] çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu dâhilindeki akvam-ı muhtelife [muhtelif toplumlar] hep millî akidelere sarılarak, milliyet mefkûresinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zaafa uğradığı anda bizi tahkîr, tezlîl ettiler [hakir ve hor gördüler]. Anladık ki, kabahatimiz kendi­mizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ bizim kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün ef'al ve harekâtımızla [davranış ve hareketlerimizle] gösterelim; bilelim ki millî benliğini bulmayan milletler başka milletlerin şikârıdır [avıdır]. 

ATATÜRK’ü rahmet ve minnetle anıyor manevi şahsı önünde saygılarımı sunuyorum.

KAYNAK...: Atatürkçülük-Atatürk'ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, Ankara 1983, s. 276