‘’Acının en beteridir, yitip giden evladın ardında kalan… Bitmez, tükenmez gecelerin sızısı olur, tam da göğsün üstüne çöker, son nefese kadar yanar, tutuşur nice yürekler…’’
Yine bir patlamayla sarsıldı canım ülkem…
Terörün o alçak yüzü bir kez daha göründü; bu defa da en alçakça, en korkakça, en hain olanıyla…
Kayseri’mizin sokaklarında patlattı kendini yine bir kanı bozuk, dokundu kanlı elleriyle nice kahramanlara.
Ama bu defa daha alçakça, daha da korkakça…
Şehitler tepesine 14 yıldız daha kondu, her biri birbirinden korkusuz, her biri birbirinden pırlanta.
Acının bulutları sardı ülkemin her yanını, güneşin doğuşu bile bir başka…
Canımızdan can kopmuş, yurdumun her yanından ağıtlar yükseliyor;
Evlat acısı bu acıların en beteri,  nice anaların, babaların yürekleri yanmış, kan ağlıyor.
Kollu, kanadı kırılmış eşler, sevgililer, evlatlar; giden yiğitlerin acısıyla kavruluyor.
Şehitlerimizin ardında konvoy olmuş milyonlarca yürek, vatan için can veren kahramanlarını uğurluyor…
Acının Konvoyudur bu... 
Eller semaya doğru, dudaklarda dualar,
Yürekler bir tek şeye kilitlenmiş, her birinde aynı yakarışlar:
‘’Vatan için can feda’’ bu ne şanlı, ne hayırlı sesleniş.
Minarelerde ezan sesleriyle sarmalanıyor camiler, 
Tek yürek olmuş milyonlarcayız, saf tutmuşuz önümüzde nice şehitler; 
Her biri gönlümüzde taht kurmuş yerleri belli.
Bakışlar gururlu, duruşlar onurlu.
Hep en öndeydin bak yine en öndesin yiğidim;
Son üniforman ne de güzel yakışmış, 
Ay yıldızlı bayrağımız sarmalamış o güçlü bedeni,
Konvoy olmuş,  bir millet yürüyor ardından,
Kucak açmış bekliyor cennetine seni, yeri göğü yaratan.
Ve sizler! Beyni terörle yıkanmış hainler;
Alçaklar,
Namusunu, vicdanını, korkaklığa teslim etmiş kahpeler:
Çıkamadınız Mehmetçiğin karşısına yüreğiniz yetmedi yine,
Korkakça, kalleşçe kurdun o kanlı pusuyu,
Sanma ki, korkuttun, korkutacaksın Türk’ün ordusunu.
Türk Milletini tanımadınsa eğer, bundan sonra sen kork, 
Hatta korkundan bir an önce geber.
Bundan böyle, gök kubbe ile yer küre sana dar gelecek,
Bak gör, canına kıydığın yiğitlerimizin ardından gelenler, sana neler edecek.
Ve sizler! Terör belasının baronları;
Terörü besleyen dış güçler,
Adı belli ama yüzleri olmayan hainler:
Hala anlayamadınız mı?
Biz vatanımız uğruna bir kez ölürüz, bin kez doğarız,
Gerektiğinde bu vatanın için her karışını kanamızla sularız.
Vatan bellemişiz bir kere bu yurdu, 
Bu toprakların, kimseye yoktur borcu.
Atalarımızdan emanettir her zerresi,
Şehitlerimizin son nefesidir, her hecesi…
Bölemezsiniz, parçalayamazsının bu şanlı devleti, bu büyük milleti,
Türk milletinin şühedasına verilmiş sözüdür bu,
Be hey gafil;
Çevir bak tarih sayfalarına,
Çanakkale’de de, Sakarya’da da, 
Dumlupınar’da da böyle yazar.
Tarihin hangi döneminde başarmış ki, 
Bizi yok etmeye yeltenen düşman,
Bu defa da başarabilsin…
Yedi düvele diz çöktürmedik mi?
Yeniden çöktürmez miyiz sanırsın?
 Bilinsin ki, biz bu topraklar için doğduk, 
 Bu topraklar için yaşarız, 
Topraklarımıza göz dikenin gözünü oyarız.
İstiklalimize toz konduramaz hiçbir güç,
Hürriyete sevdalıyız hepimiz,
Can veririz, İstiklalimizi vermeyiz.
Vatanımıza tek bir leke dahi sürdürmeyiz
Ve sizler, ülkemizi yönetenler;
Biliniz ki sözün bittiği yerdeyiz,
Bitirin artık bu terörü.
Gösterin bu alçaklara,
Dış güçlerine, devletimizin gücünü.
Ve sen şehidim:
Sözümüz söz,
Vatan bellediğimiz bu topraklar asla bölünmez. 
Yeminin, yeminimizdir değişmez.
Kanın kanımıza değdi, silinmez.
Şunu bilesin ki;
Vatan bellenen bu kutsal topraklar için
Verilecek son nefesler tükenmez.
Ve sen ay yıldızlı bayrağım:
‘’Ey şimdi süzgün, rüzgârda dalgalı
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim
Senin altında doğdum, senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim,
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen
Söyle, seni oraya dikeyim.’’
Ve sen canımızdan aziz vatanımız;
Biliriz ki,
Uğrunda veremediğimiz canı,
Bu topraklarda yaşatmaya hakkımız yok… 

 ‘’Ne Mutlu Türküm Diyene’’