37. PARALEL ŞOKU

Suriye’nin kuzeyinde bağımsız ya da federe bir devlet için gerekli Kürt çoğunluğu oluşturamayan ve Irak ile Suriye’nin kuzey bölgelerini birleştirerek Akdeniz’e uzanan “Kürt Koridoru” görünümlü bir “İsrail Koridoru” oluşturamayan Evangelist ABD’nin de Katolik Pentagon’un da zamana ihtiyacı var. 

Ayrıca, Amerikan ekonomisine büyük darbe vuracak olan Yeni İpek Yolu’nu Pakistan,  İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak olan hızlı tren hatlarını önlemek ya da kontrol altına alabilmek için Suriye’nin kuzey bölgelerinde kurduğu askeri üsler, ABD açısından çok önemli. 

Türkiye ile ilişkilerinde en kötü dönemi yaşamakta olan ABD’nin İncirlik Üssü’ne alternatif olarak Suriye’nin kuzey bölgelerinde oluşturduğu askeri üsleri elinde tutması gerekiyor. ABD’nin, Suriye’de uzun yıllar kalabilmesi için, 37. Paralel’in kuzeyini “uçuşa yasak bölge” ilan etmekten başka çaresi kalmamıştır. 

Yapabilir mi?

Rusya, Suriye krizine fiilen katıldığı 2015’ten bu yana, en büyük savaş gemisi filosunu Doğu Akdeniz’e gönderdiğine göre, bu konuda ciddi bir hazırlık var demektir. 

ABD’nin Suriye’de, 37 Paralel’in kuzeyini uçuşa yasak bölge etme hazırlığında olduğu konuşuluyor. Suriye’nin kuzey bölgelerinde İdlib merkezli olarak yaşanmakta olan hareketliliğin asıl nedeni, ABD’nin “37. Paralel” hazırlığı. 

ABD’nin radar ağlarıyla donattığı Menbiç’ten Deyrizor’a, Irak sınırına uzanan coğrafyayı uçuşa yasak bölge ilan etme hazırlığı bölge ülkelerini ve kürsel aktörleri tedirgin etti. Bu gelişme, ABD’nin, BOP’un en önemli hedeflerinden biri olan “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e uzatma ve Suriye’nin kuzeyine kalıcı olarak yerleşme hazırlığı olarak değerlendiriliyor

 “37. Paralel” konusunu ilk kez, ABD‘nin 45. Başkanı olan Trump, Beyaz Saray‘daki koltuğuna oturduktan sonra çıktığı ilk televizyon programında, ABC kanalından David Muir’le yaptığı söyleşide dile getirmişti. 

Hatırlayacaksınız, 1991’deki I. Körfez Savaşı sonrasında, “Bağımsız bir ülkeyi (Kuveyt) işgal etti” gerekçesiyle, ABD önderliğindeki koalisyon güçleri tarafından tepelenen Saddam’ın ülkesi 36. Paralel boyunca bölünmüş ve kuzeyi uçuşa yasak bölge ilan edilmişti. Gerekçe, Saddam Halepçe’deki Kürtlere kimyasal silah kullanmış olmasıydı. Sonrasında, Irak’ın kuzey parselinde, Çekiç Güç’ün çelik kanatları koruması ve desteğinde tam teşekküllü bir devlet oluşturma çalışmaları başlatıldı. Bölgenin demografik yapısını değiştirmek amacıyla, Türk yerleşim bölgelerine Kürt nüfus taşındı. Irak’ın işgali sırasında da, tapu ve nüfus daireleri bilinçli bir operasyonla yağmalandı, yakıldı. PKK, peşmerge ve IŞİD/DEAŞ eliyle yapılan  katliamlar, nüfus kaydırmaları sonunda Irak’ın kuzey bölgesinde bir Kürt çoğunluk oluşturuldu, ama Türk ve Arap varlığı bütünüyle silinemedi. 

ABD’NİN “37 PARALEL” HAZIRLIĞI RUSYA’YI NEDEN TEDİRGİN ETTİ?

İdlib’te yaşanan hareketlenme paralelinde ABD’nin, I. Körfez Savaşı sonrasında Irak’ın kuzey parselinde uyguladığı senaryonun bir kopyasını Suriye’nin kuzey parseline uygulamaya hazırlandığı haberi, öncelikle Astana Süreci garantörleri olan Türkiye, Rusya ve İran’ı tedirgin etti. Rusya, ABD’nin “37 Paralel” hazırlığını çok ciddi bir tehdit olarak algılamış olmalı ki, 2015’ten bu yana en büyük savaş gemisi filosunu Akdeniz’e indirdi. 

Dünkü yazımızda ayrıntılarını anlatmıştık; Rusya Savunma Bakanlığı, ABD’nin, İdlib’in güney bölgesindeki Kefir Zeyta kasabasına bir kimyasal saldırı düzenleme hazırlığında olduğunu açıklamıştı. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, ABD’nin bu saldırıyı Esat’ın sırtına yükleyerek, İdlib’e müdahale için bir bahane olarak kullanmayı planladığını savunuyordu. Fırat’ın doğusundaki ve İdlib’teki hareketlenmeler de bu iddiayı destekliyordu. 

Dışişleri Bakanı Sözcüsü Heather Nauert, Hürriyet’in Washington Temsilcisi Cansu Çambel’e yaptığı açıklamada, “ADB geçmişte Suriye’de kimyasal silah kullanımı konusunda ne kadar gülcü bir tavır alabildiğini gösterdi. ABD İdlib’te ya da Suriye’nin herhangi bir bölgesinde kimyasal silah kullanımına hızla ve kuvvetli tepki vermeye hazır. Rusların bunu kesinlikle  tolere etmeyeceğimizi Şam’a anlatmasını bekliyoruz” demiş. Dikkatinizi çekmiş olmalı, Sözcü Nauert, ABD’nin, İdlib’in güney bölgesine bir kimyasal saldırı düzenleyerek bunu Esat’ın sırtına yıkacağına ve bunu İdlib’e müdahale bahanesi olarak kullanacağına  ilişkin iddialardan hiç söz etmiyor, 

ABD SIKIŞTI; ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

ABD, Obama döneminde, Suriye’nin kuzey bölümlerinde kantonlar kurma çabalarına rağmen, Irak’ın kuzeyindekine benzer bir demografik yapılanma oluşturmanın mümkün olmadığını görünce bu coğrafyayı kontrolü altına tutmakta zorlanmaya başladı ve inisiyatifi Putin’e kaptırdı. Bugün, başta Çin’in Yeni İpek Yolu, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı operasyonları ve Astana Süreci gibi gelişmeler nedeniyle ABD, Suriye’nin kuzeyinde sıkışmış ve hareketsiz kalmıştır. 

Irak’ın kuzeyinde oluşturduğu yapılanmayı Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu kantonlarla birleştirerek Akdeniz’e uzatamayan Evangelist destekli Trump yönetimi de, “Büyük Kürdistan” ya da “Kürt Koridoru” kamuflajı altında “Büyük İsrail”e temel olacak ve bu arada İran’ın Şii Kuşağını İsrail için tehdit olmaktan çıkaracak “Terör Koridoru”nu hayata geçiremedi, Akdeniz’e uzatamadı.   

ABD yönetimleri, DEAŞ’ı da, terör örgütü PKK’nın uzantısı olan YPG’yi de kullandılar, ama Suriye’nin kuzey bölgelerinde bağımsız bir devlet oluşumuna yeterli olacak bir Kürt çoğunluğu oluşturamadılar. ABD, bu gerçeği farketmesinin ardından panikledi ve agresifleşti. 

NURSULTA NAZARBAYEV’İN GİRİŞİMLERİ VE ASTANA SÜRECİ

Bu arada 24 Kasım 2014’te bir Rus savaş uçağının “Türkiye sınırlarını ihlal etti” gerekçesiyle düşürülmesi Türkiye- Rusya ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Ardından 15 Temmuz darbe girişimi yaşandı.. 

Bu gelişmeler, ABD’nin Ortadoğu politikalarını kendisi açısından bir tehdit oluşturmakta olduğunu gören Türkiye’yi, yeni müttefikler aramaya yöneltti. 

Uçak krizi nedeniyle kopma noktasına gelen Rusya ile olan ilişkilerini Kazakistan Cumhurbaşkanı, Türk Dünyası’nın Aksakalı bilge devlet adamı Nursultan Nazarbayev’in girişimleriyle  normalleştiren Türkiye, peşpeşe gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla, kendisini güney sınırları boyunca kuşatacak olan “terör kuşağı”nın Akdeniz’e uzanmasını engellemiş ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan Rusya ile İran’ın yanında yer almış oldu.  

Bu gelişmeler nedeniyle Suriye’nin kuzeyinde sıkışıp kalan ABD, kendisine yeni “stratejik ortaklar” aramaya başlayan Türkiye’ye olan baskılarını giderek artırmaya, ek gümrük vergileri, ekonomik yaptırımlar uygulamaya başladı. Bütün bu baskılar da işe yaramayınca, ABD, bu kez İdlib kozunu oynamaya hazırlanıyor. İdlib’in güneyindeki bir kasabaya yapacağı kimyasal saldırıyı Esat’ın sırtına yıkacak ve “Katil Esat!” naraları ile İdlib’e bir kurtarıcı olarak girecek ve burada yaşayan milyonlarca insanı Türkiye sınırına sürecek. ABD’nin Rus istihbaratı tarafından deşifre edilen planı bu.. 

ABD NE YAPMAK İSTİYOR?

Peki, ABD, bütün bunlarla ne yapmak istiyor? 

Özetle söyleyelim; ABD Suriye’nin kuzey bölgelerinde bağımsız bir devlet oluşturacak kadar Kürt nüfus toplayamadı. Bölgede yaşayan Kürtler ve Araplar, ABD’nin, Irak ve Suriye’de esrarkeş askeriyle, toplama teröristlerle yaptığı katliamları, zulümleri, Ebu Greyb Hapishanesi’ndeki insanlıkdışı uygulamaları çok yakından gördüler. ABD’nin  Ortadoğu’ya kendilerini mutlu etmek için gelmediğini yaşayarak anladılar. O nedenle ABD, Suriye’nin kuzey bölgelerinde oluşturduğu kantonlara yeteri kadar Kürt ve Arap nüfus taşıyamadı. Kürtleri mutlu etmek gibi bir hedefi olmadığı anlaşılan ABD,  bölgede giderek yalnızlaştı. Çeşitli tehditlerle Suudi Arabistan’ı ve Körfez ülkelerini yanına çekmeye çalıştı. 

GENERAL TOWNSEND. “SURİYE’DE BİR KÜRDİSTAN KURMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Bugün Suriye’nin kuzey bölgelerindeki Kürt nüfusu toplam nüfusun yüzde 10’unu geçmiyor. Bu demografik yapıyla ABD’nin Suriye’nin kuzey bölgesinde bir Suriye Kürdistan’ı kurması mümkün değil. Bu gerçeği ABD öncülüğündeki DEAŞ Karşıtı Koalisyon Komutanı Korgeneral Stephen Townsend dile getirmiş ve “Kürtlerin ülkenin sadece yüzde 10’unu oluşturduğunu, Suriye’de federal bir Kürt devleti kurulmasını öngörmediğini” söylemişti. 

 ABD’nin YPG ile birlikte gerçekleştirdiği Rakka operasyonu sonrasında, video konferans yoluyla, Bağdat’tan, gazetecilerin sorularını yanıtlayan General Townsend, bu görüşünün nedenini şöyle açıklamıştı: 

 “Kürtler Suriye’nin kuzeyindeki nüfusun yüzde 10’undan azını oluşturuyor. Dolayısıyla Suriye’nin kuzeyinde Kürt federal devleti denilecek bir yapının nasıl kurulacağını bilemiyorum. Suriye’nin kuzeyindeki halkın, Arap, Kürt, Türkmen ve diğerleri olmak üzere hepsinin kendi geleceklerinin nasıl olacağını belirlediğini düşünüyorum. Yani bir Kürt federal devletini gerçekten görmüyorum ve Rakka’nın bunun hangi aşamada bir parçası olup olmadığını bilmiyorum. Bizim işimiz Suriye’nin kuzeyinden IŞİD’i atmak ve yaptığımız da bu zaten.”

General Townsend bu konuşmasının hemen ardından ABD’ye geri çağrılmıştı, ama Townsend’in susturulması gerçekleri değiştirmeye yetmiyordu. 

ABD ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

ABD’nin Suriye’nin kuzey parselinde kontrolü altında tuttuğu kantonlar var, eğitip donattığı SDG görünümlü YPGlileri var, ama kurmayı düşündüğü devletin henüz milleti yok. Bu nedenle, Suriye’nin kuzeyinden vazgeçmeye niyetli olmayan ABD, Zeytin Dalı operasyonu sonrasında Türkiye ile vardığı Menbiç Mutabakatı’yla, 37. Paralel’in kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan ederek zaman kazanmanın yollarını arıyor. 

ABD, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından deşifre edilen İdlib’e kimyasal silahlı operasyonu bir süre erteleyebilir. Bu arada 37’nci Paralel’in kuzeyini bir başka gerekçe bularak, uçuşa yasak bölge ilan edebilir. Çünkü, Suriye’nin kuzeyinde bağımsız ya da federe bir devlet için gerekli Kürt çoğunluğu oluşturamayan ve Irak ile Suriye’nin kuzey bölgelerini birleştirerek Akdeniz’e uzanan “Kürt Koridoru” görünümlü bir “İsrail Koridoru” oluşturamayan Evangelist ABD’nin de Katolik Pentagon’un da zamana ihtiyacı var. 

Ayrıca, Amerikan ekonomisine büyük darbe vuracak olan Yeni İpek Yolu’nu Pakistan,  İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak olan hızlı tren hatlarını önlemek ya da kontrol altına alabilmek için Suriye’nin kuzey bölgelerinde kurduğu askeri üsler ABD açısından çok önemli. Türkiye ile ilişkilerinde en kötü dönemi yaşamakta olan ABD’nin İncirlik Üssü’ne alternatif olarak Suriye’nin kuzey bölgelerinde oluşturduğu askeri üsleri elinde tutması gerekiyor. 

ABD’nin, Suriye’de uzun yıllar kalabilmesi için, 37. Paralel’in kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan etmekten başka çaresi kalmamıştır. 

Yapabilir mi?

Rusya, Suriye krizine fiilen katıldığı 2015’ten bu yana, en büyük savaş gemisi filosunu Doğu Akdeniz’e gönderdiğine göre, bu konuda ciddi bir hazırlık var demektir. 

ABD de, Rusya da, bundan böyle, güney komşularımız arasına katılmışlardır. Hesabımız bu gerçeklere göre yapacağız.