(EKONOMİK SAVAŞ PARA SAVAŞI)

ABD’nin halkı nasıl ikna edeceği ile ilgili olarak meselenin deprem ve para cephesine bakmak lazımdır. ABD MİLLENNİUM CHALLENGE 2002 tatbikatını bir şiddetli deprem senaryosu ile başlattı. Bu tatbikata FED’de  (ABD Merkez Bankası adı verilen Yahudi özel bankası) katıldı.  Bu tatbikatın senaryosunun depremle birlikte başlatılması ilginçtir. Akla çeşitli soruları getiriyor. 1999 Marmara Depreminde Gölcük açıklarında şiddetli bir patlamanın olduğu, denizden alevlerin yükseldiği kıyı şeridinin denize gömüldüğü belirtildi. Biliyoruz ki yerin belli derinliklerinde patlatılan nükleer silahların büyüklüğüne göre 3-5-7 şiddetinde depremler meydana getirmektedir. Bu durum nükleer silah denemelerinde tekrar tekrar tespit edilmiştir. Silahın büyüklüğü arttıkça, fay hattının kırılganlığı ve gerilimi yüksekse, derinlik optimal seviyede tespit edilmişse şiddetli depremler olmakta ya da depremleri tetiklemektedir.  Nükleer silahı Kuzey Anadolu fay hattını tetikleyecek bir noktaya deniz altı ile getirmek, hatta transit geçen bir gemi ile fay hattının üstüne atmak, patlatmak için uygun zamana kadar bekletmek her zaman mümkündür. Bir megatonluk nükleer başlık en çok 2-3 ton ağırlığında bir malzemedir. Bunu uydu yolu ile göktaşı çarpması gibi atmak her zaman mümkündür. Hatta FTÖ (Fethullahçı Terör Örgütü), PKK ve IŞİD üzerinden Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tetikleyici bir noktasına nakledip  (maden araması, derin su, petrol sondajı gibi görüntüler üzerinden) gömülmesi istenildiği zaman patlatılması her zaman mümkündür. Bu tatbikatın görünen senaryosu anlaşıldığına göre birçok kahpelikleri içeriyor. Senaryoyu böyle bir varsayımla başlattıklarına göre muhtelif hareket tarzlarını hesaplamış olmaları muhakkaktır. Bu nedenle bu fay hattı üzerindeki maden ve diğer şirketlerin faaliyetlerini gözden geçirmek, geçmiş faaliyetleri incelemeye tabi tutmak, radyasyon ölçümleri yaparak varsa gömülmüş silahların yerini bulmak Türkiye’nin güvenliği açısından faydalı olacaktır. Ayrıca bunlar geçtiğimiz aylarda 2 tane nükleer bomba kayıp demişlerdi, bu konuyu da araştırmak gereklidir. Kendileri buralarda kullanmak için çalmış olmasınlar!?

MİLLENNİUM tatbikatına katılan diğer kurum FED’dir . Yani Amerikan Merkez Bankası adı verilen Siyonist kuruluş. Zaten bu kuruluş ekonomik savaşı başlatmış, Türk ekonomisini senelerden beri bombalamaya devam etmektedir. Hatırlanacağı üzere 1999 ve 2001 krizinde Türkiye’ye şunu dayatmışlardı: 1. Nükleer santral projesini iptal edeceksiniz. 2. Kemal Derwiş gelecek sizin ekonominizi bizim isteklerimize göre dizayn edecek. İşin ilginç yanı Kemal Derwiş’i solcu gösterdiler!?), kapitalizmin küresel menfaatlerine göre memleketi tanzim etti gitti. Adam hiç kimseye hesap vermiyordu. Bazen kayboluyordu nerede olduğunu hiç kimse bilmiyordu! Hatırlanacağı gibi o tarihlerde 300 olan dolar kuru 500’e ondan sonra 1200’e orada da durmadı 1775’e kadar çıktı. Ekonomiyi kasırga altında kalmış gecekondu mahallesine çevirdi. Aynı tezgâh 1994’de ekonomi profesörü halkımızın anası bir hanımefendi zamanında da yapılmıştı. 

AKP iktidara geldikten sonra dolar kuru gevşedi, küresel fonları serbest bıraktılar. Dolar 1,2 TL’ye kadar geriledi.  On yıl boyunca dolar kurundaki yükselme toplam enflasyon kadar olmadı. Ne oldu da bu kur son 4 ay zarfında iki misli irtifa kazandı? Türkiye (yani kamu sektörü)  ve özel sektör borçlarını mı ödeyemedi? Memorandum mu ilan edildi? Ne oldu?  

Bu güne gelirsek aynı tezgâhın günümüzde de aynı araçlarla ve aynı metotla, aynı silahlarla tekrarlandığı görülmektedir. Aşağıda bunun böyle olduğunun tablosu görülüyor.

YILLAR

  2013  

  2014  

  2015  

  2016  

  2017 OCAK

DOLAR KURU ORTALAMA

  1750

  2300

  2500

  3000

  Yaklaşık 4000  

 2016 yılına ay ay bakıldığında (Her ayın 1’i itibariyle) dolar kuru şöyle:

AYLAR               OCAK    ŞUB.   MART   NİSAN  MAY.   HAZ.   TEM.   AĞUS.  EYLÜL  EKİM    KAS.    ARA.

DOLAR KURU    2,920     2,966   2,970    2,830    2,806   2,956  2,890  3,022     2,960     3,005   3,108    3,455

1 Ocak 2017 kur 3540 Reina saldırısından sonra 3700.  Bu gün 3900 küsur.

Döviz fiyatlarının bu şekilde artması cari açığı kapatacaktır. İç üretimi canlandıracak, ihracatı artıracaktır. Bu yönüyle faydası olacaktır. Spekülatif amaçlı döviz çıkışları karşısında piyasayı doyuracak kadar Merkez Bankası kullanılabilir döviz rezervleri eritilerek denge sağlanacaktır, şayet buna imkân yoksa iç piyasada likidite sorunu yaşanmaması için sıfır faizli krediler yolu ile iç piyasaya TL sürmekten çekinilmemelidir. Paranın dolanım hızını artırarak her kademede Gelir vergisi/KDV-ÖTV benzeri vergilendirme ile toplam para stokunu kontrol altında tutarak fiyat istikrarını bozmayacak tedbirler almak gereklidir. Bunun için kısa zamanda sonuç verecek yatırımları teşvik etmek, üretim patlaması yaparak sentetik kriz oyunlarını bozmak gereklidir. Bunun için yazdığım 16 seri Ekonomik Savaş adını verdiğim makaleler Önce Vatan Gazetesi Web Sayfasında mevcuttur. 

Evet, 1 Ocak 2017 kur 3540 Reina saldırısından sonra 3700.  Bu gün 3900 küsur bu durumu iyi niyetli kabul edebilir miyiz? Edemeyiz! Hangi ekonomik gerekçe ile döviz fiyatları sıçramıştır, buna iyi niyetli bir cevap verebilir miyiz? Tabii ki veremeyiz!

O halde bu saldırıları yapan kim? Piyasalarla oynayan kim?  Hiçbir hükümet kendi ayağına kurşun sıkmayacağına göre bu olanların anlamı nedir? Anayasa değişikliğinin her maddesi geçtikçe dolar biraz daha yukarı neden çıkıyor? Bu durumu iktisat kanunlarıyla izah edebilir misiniz?

Bizce bu meselenin birinci çözümü şudur: Bir defa bu olanlar bir ekonomik harptir. Türkiye saldırı altındadır. Bu kabulden sonra 2. Düşünce değişikliği şu olmalıdır: Harp daha üstün silahlarla kazanılır. Silahlar eşit olsa dahi aklını kullanan kazanır. 3. Küresel para sistemine meydan okumak lazımdır. Bu parametre değişikliğinden sonra şunu düşünmek lazım gelir.

2. Dünya Savaşı öncesinde Hitler bol miktarda İngiliz Poundu bastırarak İngiliz para sistemini deforme etmişti. (Batı dünyası özellikle bu bilgiyi saklıyor, duyulmasını istemiyor.) Küresel sistemin bu yapısından şikâyetçi olan çok sayıda ülke var. Rusya rahatsız, Çin rahatsız, İran rahatsız, söylemiyorlar ama AB’de rahatsız. Tabi ki Türkiye’de de hapishanelerde bu işi hakkı ile yapacak çok miktarda kalpazan mevcuttur. (!) Göz yumulursa doların en gerçeğini basarlar. Hatta FED’in bastığı dolar sahte sınıfına girer. Endonezya’dan, Çin Denizi’ne, Şili’den Tanzanya’ya kadar bütün dünyaya yayarlar. Mahir Kaynak Hoca’ya (Allah rahmet etsin.) bir gün dedim ki: Hocam; dünyanın her yerinde kalpazanlar var, dolar basarlarsa ne olur? O da güldü bana şöyle bir cevap verdi. ABD o zaman doların değerini sıfıra düşürür, dolmazı basar. O da borçlarını siler, kurtulur dedi. Demek ki bu iş herkesin hayrına olur dedim. İkimizde güldük. 

ABD Merkez Bankası yıllık 1,5 trilyon dolar para basarak (bunun sadece 500 milyar $’ı ABD’de kullanılıyor.)  bütün dünyaya 1 trilyon dolar sürerek sistemle, ülkelerle, insanların hayatıyla ve ekmeğiyle oynayarak soygun yapıyor. Buna son vermek gerekiyor. 

Trump yönetimi ile bu meseleleri ciddi bir şekilde konuşup Siyonist oyunlara son verilmesi çağrısında bulunmak gerekir. Eğer oyun devam edecekse her türlü savaş metodu ile cevap vermek meşruiyet kazanacaktır. 

Ekonomi üzerine oyunlar oynanıyor diye; kimsenin Türkiye’de liderliğe olan güvenden endişesi olmamalıdır. Her şeyin mukabil bir çözümü vardır. En sıkışık zamanda en olmadık çözüm yolları bulunur. “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.”