Dünyayı kağıt üzerinde ürettikleri değerlerle yöneten, ABD ile İngiltere ile birlikte pek çok ülkenin merkez bankalarının da sahibi olan beş ailenin (Rotschild, Rockefeller, Morgan, Dupont ve Bundy) Ortadoğu petrol ve doğalgaz rezervlerini kontrol altına almalarıyla ortaya çıkacak tablo, ABD ve İngiltere’nin çıkarlarıyla çatışıyor olmalı ki, Trump bir düzen değiştirici olarak sahneye sürüldü. 

Trump’ın küresel finans sitemini yöneten ailelere karşı açtığı savaşın bir benzeri, 1963’te Teksas’ta, bir tören sırasında vurularak öldürülen John F. Kennedy döneminde de yaşanmıştı. Trump’ın bir kahraman ya da yel değirmenlerine savaş açan bir Donkişot olarak anılmasını, bu savaşın sonucu belirleyecektir. 

Ülkemizde ve bölgemizde olduğu kadar tüm dünyada etkili olan gelişmelerin arkasındaki dinamikleri  görebilmek, gelişmelerin yönünü ve olası sonuçlarını kestirebilmek için, ABD’de, Trump merkezli yaşanmakta olan iç çatışmaların nedenlerini bilmemiz gerekir. Bunun dışındaki değerlendirmeler, körlerin fili tanımlaması olacaktır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana sözü edilen “Yeni Dünya Düzeni” henüz kurulamadı. Bu bağlamda, bölgemizi Cehennem’e çeviren Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) de henüz hedefine ulaşmış değil. Küreselleşmenin ve bu süreçte yapılan düzenlemelerin sorgulandığı, küreselleşme dönemi öncesine dönme çabalarının yoğunlaştığı, ABD ve AB’nin gücünü giderek yitirdiği, ABD’nin, küresel bir aktör olarak yükselişe geçen Çin’i, İngiltere’yle işbirliği Rusya’yla dostluk kurarak dengelemeye çalıştığı, Avrupa Birliği’nin çatırdamaya başladığı, popülizm ve milliyetçiliğin paralelinde İslamofobi’nin giderek yükseldiği ve Trump ABD’sinde çok ciddi sonuçlar doğurabilecek iç savaşın yaşandığı bir dönemden geçmekteyiz. 

ABD iç savaşında gelinen noktada, tüm dünyanın yanıtını bulmaya çalıştığı bir dizi soru var:

Trump’ı iktidara kimler, hangi amacı gerçekleştirmek için taşıdı?

Soros, adaylıktan çekilmesi için Trump’a neden 20 milyon dolar teklif etti?

Trump’ın, seçim kampanyası boyunca, annesinin İngiliz Kraliçesi’ni çok sevdiğini vurgulamasının nedeni neydi?

Hillary Clinton’ından 1 milyon daha az oy almasına rağmen başkan seçilebilmesi, yalnızca, ABD seçim sistemiyle iligili bir durum mu?

Trump’ı ABD’nin hangi derin kurumları destekliyor, kimler önünü kesmek istiyor?

Trump, çalışma masasındaki Chirchill büstüyle kimlere ne mesajı veriyor?

Trump’ın önemli görevlere getirmek istediği bazı isimler, neden işe başlamadan istifa etmek zorunda kaldılar?

Adı “Kraliçe” anlamına gelen Boğaz’daki “Reina” katliamıyla ABD iç savaşının ilişkisi var mıdır?

İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla, Trump’ın başkan seçilmesiyle ilişkili midir?

Trump, küresel sermayenin temsilcisi 5 büyük aileye neden meydan okudu? 

Trump’ın başkan seçilmesi sonrasında ABD’de yaşanmakta olan iç savaşın dinamikleriyle ilgili bu soru listesini uzatmak mümkün, ancak, önemli olan bu soruların doğru yanıtlarını bulabilmektir.

TRUMP KÜRESEL FİNANS BARONLARINI YENEBİLECEK Mİ?

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine atadığı Michael Flynn, bu görevini   24 gün sürdürebildi ve istifa etmek zorunda bırakıldı. 1947’de kurulan Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’nın başındaki kişinin, dışişleri, savunma, CIA dahil istihbarat kuruluşları ve ekonomi programlarının koordinasyonu konularında sınırsız sayılabilecek yetkileri vardı. Birileri Flynn’ı bu göreve getirilmesini istemedi ve istifa ettirildi. 

Trump göreve başladığında ilk değişen isimlerden biri de CIA Başkanı’ydı. Eski CIA Başkanı Brennan Trump hakkında hiç de iyi şeyler söylemedi. Yeni CIA Başkanı Mike Pompeo hem bilim adamı hem de istihbaratçı. Çok genç yaşlardan beri ABD’nin çok önemli uluslar arası operasyonlarında rol almış bir isim. Pompeo’nun CIA başkanlığını onaylayan 66 senatörden 14’ü eski CIA Başkanı Brennan’a oy veren Cumhuriyetçi senatör. Pompeo, "ABD Ortadoğu'ya dönmek zorunda” görüşünde, “Ortadoğu, dünyanın en önemli merkezlerinden biridir. Portekiz'den dünyaya yön veremezsin. Ancak Irak, İran, Lübnan hatta Libya'dan bile dünyaya rota verebilirsin” diyor. 

Trump’ın savaşı bu noktada başlıyor. ABD Ortadoğu’ya kendi çıkarları için mi, yoksa, yukarda sözünü ettiğimiz 5 ailenin çıkarlarını savunmak için mi dönecek? 

Giderek yaygınlaşan Trump karşıtı gösterilerden küresel sermayeyi yöneten 5 aileyi (Rotschild, Rockefeller, Morgan, Dupont ve Bundy) sorumlu tutan yeni ABD başkanı, geçenlerde bu aileleri açık açık uyardı: "Eğer dediklerimizi yapmazsanız dünya televizyonlarını çağırır, herkesin gidip bankalardaki parasını çekmesini söylerim. Sizlerin bunları karşılayacak paranız yok. Bütün bankaları batırırım. Bize biat edin. Emirlerimize uyun... Aksi sizin için yıkım..." 

Trump’ın “Bankalarınızı batırırım” caydırıcı bir etki yapar mı? Çünkü, özel bir şirket olan ABD Merkez Bankası’nın (FED) sahipleri, “Bankalarınızı batırırım” diye tehdit ettiği Rotschild ailesi.. 

AB’NİN PARÇALANMASI VE KÜRESEL FİNANS SİSTEMİ

Küresel sermayeyi yöneten ailelerin, ABD’den sonra en güçlü oldukları merkez Fransa’ydı. Fransa, Ortadoğu ve Afrika’dan besleniyordu. ABD karşıtı petrol üreticisi ülkelerin  paraları da Fransa’da değerlendiriliyordu. Küresel finans baronları tüm dünyayı dolar üzerinden yönetirken el altından Euro’ya da destek veriyorlardı. Petrolün dolar dışında bir para birimiyle satılmasını dillendiren Saddam’a, Kaddafi’ye ve Chavez’e cesaret verenler de bu ailelerdi. 

Euronun ve küresel sermayeyi yöneten ailelerin dize getirilmesi için, öncelikle Avrupa Birliği’nin dağıtılması gerekiyordu. 2005’te, Fransa’ya göz kırpan Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin bombalanmasından, Charlie Hebdo katliamlarına, İngiltere’nin AB’den ayrılmasından Trump’ın başkanlığa taşınmasına, ABD’nin 111 ülkedeki askerini İngiliz ordusunun kullanımına açmasına, hatta Boğaz’daki “Reina” katliamına uzanan süreçte yaşananlar birbirinden bağımsız olaylar değildi. 

Trump’ı saf dışı bırakmanın yollarını arayan küresel sermeyenin yöneticisi 5 ailenin (Rotschild, Rockefeller, Morgan, Dupont ve Bundy) tek dünya devleti hayalleri çok eski, ama bu hayal II. Abdülhamit’ten İsrail için toprak istemeleriyle su yüzüne çıkmış oluyordu. Son günlerde, ABD iç savaşı olarak izlediğimiz çatışmalar, küresel sermayenin yöneticisi olan bu ailelerle devletler ve dinler arasındaki savaşın okyanus ötesindeki yansımalarıdır. Bu savaşın ABD ile sınırlı kalması mümkün değildir. 

Dünyayı kağıt üzerinde ürettikleri değerlerle yöneten, ABD ile İngiltere ile birlikte pek çok ülkenin merkez bankalarının da sahibi olan ailelerin Ortadoğu petrol ve doğalgaz rezervlerini kontrol altına almalarıyla ortaya çıkacak tablo, ABD ve İngiltere’nin çıkarlarıyla çatışıyor olmalı ki, Trump bir düzen değiştirici olarak sahneye sürüldü. 

Trump’ın küresel finans sitemini yöneten ailelere karşı açtığı savaşın bir benzeri, 1963’te Teksas’ta, bir tören sırasında vurularak öldürülen John F. Kennedy döneminde de yaşanmıştı. Trump’ın bir kahraman ya da yel değirmenlerine savaş açan bir Donkişot olarak anılmasını, bu savaşın sonucu belirleyecektir.