Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; Mustafa Kemal Atatürk’e bazı gazetelerin eskiden ‘terör sembolü’ dediğini belirterek benzeri ithamların şu an kendisine yapıldığını savundu. 

“Türkiye’yi karalama kampanyaları yeni bir vaka değil. 16 Eylül 1922 tarihli bir Amerikan gazetesinde İstanbul, gazetenin ifadesiyle Muhammed-i inanışın merkezi ve Mustafa Kemal de büyük bir politik dini imparatorluk kurmayı planlayan İslam’ın yeni lideri olarak anılıyor. 19 Eylül 1922 tarihli bir başka Amerikan gazetesi, Mustafa Kemal’in yeni bir Müslüman imparatorluk planladığını, Yunanlıların hezimetinin de bunun ilk adım olduğunu söylüyor. İlginç değil mi? 10 Ekim 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi, Mustafa Kemal’i “Korkunç Türklerin en korkuncu” olarak nitelendiriyor.                       

17 Kasım 1922 tarihli bir Amerikan gazetesi ise Mustafa Kemal’i bir “terör sembolü” olarak tanımlıyor. Bu haberlerin bugünkülerden farkı var mı? Dün böyle yaptılar bugün de aynısını yapıyorlar, değişen bir şey yok. Ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışsa hemen “terörist” ve “korkunç” olmakla suçlanarak, olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bugün Avrupa ve Amerikan medyası benzer ithamlar şahsım ve Türkiye için yapılıyor. Bu durum gösteriyor ki biz millet olarak doğru yoldayız.” (10 Aralık 2017). Yüzde yüz haklısınız Sayın Cumhurbaşkanım Türkiye doğru yolda ve bu konuda güvenimiz tamdır! 

Evet; NATO adlı Haçlı zihniyetinin başı olan ABD'nin, Lozan Antlaşması'nı kabul etmeyen tek ülke olduğunu da biz de biliyoruz Avrupa’da biliyor! NATO'nun da ABD'nin de Mustafa Kemal Atatürk'ü ve dolayısıyla dünkü ve bugünkü güçlenen Türkiye'yi sevmediğini aşağıdaki tarihi olaylar gayet açık ve net olarak göstermektedir. 

Peki acaba ABD Mustafa Kemal Atatürk’ü, sizi ve Türkiye’yi neden sevmiyor! 

Çünkü Lozan görüşmeleri yapıldığı yıllarda Amiral Chester imzalı bir isteğe göre ABD, Türkiye sınırları içinde döşenmiş ve döşenecek olan bütün demiryolları boyunca rayların 20 kilometre sağında ve solunda uzayan arazilerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin bütününün kullanımını istemişti. Bu işleri yürütmek için "Osmanlı/Amerikan Şirketi" adıyla şirketlerini bile kurmuşlardı! 

Lozan Konferansı görüşmeleri, İngiltere’nin çıkardığı zorluklar yüzünden tıkanmak üzere iken ABD aniden Türkiye’ye destek verme kararı alır ve İngiliz Hükümeti anlaşmanın altına imzasını koyar. Amerika’nın aniden Türkiye’yi desteklemesinin altından, dönemin bakanlarından Rafet Bey’in ABD yetkilileri ile gizlice imzaladığı Chester Antlaşması çıkar.

Antlaşma 9 Nisan 1923’te TBMM tarafından kabul edilir. Ancak TBMM’nde aceleyle onaylanan bu anlaşmadan şüphelenen Mustafa Kemal Atatürk, yaptığı incelemede Chester imtiyaz haklarının Türkiye’nin Aleyhine olduğunu görüp, anlaşmayı yırtıp çöpe atar ve tanımadığını açıklar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Yırttığı Chester imtiyazının özü şudur: 

“Amiral Chester’in adını taşıyan imtiyaza göre, Amerikalılar, Türkiye sınırları içinde döşenmiş ve döşenecek tüm demiryolları boyunca, rayların 20 km sağında ve 20 km solunda yer alan arazi şeridinde, bütün yer altı ve yer üstü zenginliklerin tüm haklarını kendilerine verilmesini istemişler, kurulan şirketin ismini de Osmanlı- Amerikan şirketi vermişler. Bu şirketin faaliyet sahasında da başta petrol, altın, kömür, krom, bakır, gümüş, cıva, çinko, demir, manganez, gibi maddeler eklemişler. Bu antlaşma değil sanki tekrardan bir işgal gibi bir harekette benziyordu. “

İşte Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin bağımsızlığına ters düşen, hatta Sevr’deki gibi Türkiye’nin parçalanmasına yol açabilecek bu imtiyazı yırtıp çöpe atmışının ardından ABD de Lozan Antlaşması’nı tanımadığını dünyaya ilan eder. Ve Lozan Antlaşması ABD Senatosu’na 18 Ocak 1927 günü, getirilir Senato’da yapılan görüşmeler sırasında Amerikalı senatör William David Upshow şöyle diyordu:

“Antlaşma, “Timurlenk” kadar hunhar, “Korkunç İvan” kadar sefih ve kafatasları piramidi üzerinde oturan “Cengiz Han” kadar kepaze olan bir diktatörün zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır. Bu canavar, savaştan bıkmış bir dünyaya, bütün uygar uluslara onursuzluk getiren bir diplomatik antlaşma kabul ettirmiştir. Buna her yerde bir Türk Zaferi dediler. Ve eski dünya parlamentolarını bunu kabule ikna ettikten sonra büyük sermaye grupları, soğukkanlı ticaret erbabı ve giderek güya bazı din temsilcileri bile Türkiye’yi uygar uluslar masasında, Uluslararası bir konuk durumuna yücelterek Amerika’yı yüksek ülkülerinden uzaklaştırmada birleştiler.” Konuşmalar bittiğinde yapılan oylamada Lozan’ın onaylanması reddedilir. ABD halen Lozan Antlaşması’nı tanımamaktadır. 

Bu karşı çıkmanın daha öncesine bakarsak; 1918 yıllarında Türk düşmanı James W. Gerard ve Osmanlı Vatandaşı olan Vahan Kardaşyan “ACIA (Amerika Ermenistan’ın Bağımsızlığı Komitesi)’ni” kurmuşlardı. Daha sonraki yıllarda Ermenistan Bağımsız olduğu için bu kuruluş ismini değiştirerek “ACLOT (Lozan Antlaşmasına Karşı Amerikan Komitesi)” yaparak Mustafa Kemal’e “Terrible Turk (Korkunç Türk)” demeye başlamışlardı.

Yani ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne ve lider olarak da Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yıllarıdır birikmiş gizli kini vardır. Doğrusu isi ABD dün olduğu gibi, bugün de Türkiye’nin Ortadoğu ve Asya-Türk Devletleri’nin lideri(Türk Devletleri liderlerinin söylemine göre abisi) olmasını istememektedir. 

Sonuç olarak; Türkiye Uluslararası siyasette etkinliği nedeniyle de. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; “Dünya beşten büyüktür.” ABD ve yandaşları artık bunu da iyice anlamalıdırlar!..