8 Mart Dünya kadınlar gününe daha bir ay önceden  rezervasyonlar yapan kadınlarımız.!

En çok ta, şiddetin ne olduğunu bizzat yaşayan ev hanımları o gün için komşularıyla haberleşip plan yapmayı sosyalite kabul etmekteler.

Resaurantlarda acılı kebaplar yiyip, eğlence mekanlarında dans edip, bir araya geldiklerinde; yedikleri tokatları, aldatılmalarını, ihanetleri, yanılmaları Allah’ın bir ödülü gibi gören “Benim kaderim bu!” diyen hanımların sanki kaderleri ertesi gün değişecek.

O günü bir arada şarkılarla, çiçeklerle kutlayan kadınların çileleri bitmeden devam ediyor.

Sadece o gün birbirlerinin acılarını dinleyip teselli oluyorlar. Yada ‘’beterin de beteri var” deyip kendilerini kandırıp” şiddeti kabullenme dirençlerini yineleyip, tazeliyorlar.’’

Dayak yiyip, azar işitip ses çıkarmıyorlar. Bir kadınla aldatıldıkları için kocalarını değil kendilerini suçluyorlar. “İhanete devam” deyip eşlerini affediyorlar.

Şarkı türkü sözlerindeki kadını inciten o sözlerin melodisiyle halay çekip, 8 Mart’ta yeri göğü inletiyorlar.

“Giyme dedim, giydin, sen getirdin türlü halleri başıma, her şeyi hak eder bu kadın”

“Çözüver göreyim sinelerini,dolanayım beline’’

“Dam üstünde un eler, tombul tombul memeler, kavuşmuyor düğmeler”

Kadını ezen kadını bir mal gibi gösteren bu şarkılarla bize her şey müstahak diyen kadınlarımız!

’’Sonra da ben şiddet gördüm, komşum ya sen?

‘’Hadi 8 Mart’ta eğlenelim aldığımız fiziksel ve psikolojik şiddetlerin üzerine iyi gelir…’’ diyebilecek kadar umursuz ama büyük travmalar yaşadıklarını belirten kadınlarımızda mevcut.

Ah güzel kadın!

Sen şiddetin her türlüsünü kabullenişe geçmişsen 8 Mart Kadınlar Günü sana neylesin, sen gibiler olduğu sürece kadın gücü, önemini kaybedecek. Erkeklerde seni hor görmeye devam edecek.!