Türkiye ve hatta dünya siyaset arenası ülkemizde yapılacak Haziran seçimlerine odaklandı. Seçim tarihine 4 ay gibi kısa bir zaman kaldığı bu günlerde bir yandan kapalı kapılar ardında stratejiler belirlenirken, diğer yandan da meclise girme düşüncesinde olanlar iktidar ve muhalefet partilerinin kapısını çalmaya başladılar.

Geçmişte kalan kritik seçimlerde aradığını bulamayan muhalefet partileri seçimin yaklaşmasına rağmen plan ve projelerini kamuoyuna sunmaktan kaçınıyorlar.

10 Şubat tarihinde seçim süreci resmen başlamasıyla kulislerde yoğun bir hareketlik hakim olmaya başladı.

En çok merak edilen partilerin kimleri aday göstereceği olurken, özellikle iktidar partisinin kadrolarında yapacağı değişikler merak ediliyor. Üç dönem kuralı nedeniyle yapılacak değişikliklerin 13 yıldır yapılanların toplamından daha çok olacağından Ak Parti’nin yeni kadrolarla seçimlere gireceği biliniyor.

Her seçim öncesinde kendisini yenileyen Ak Parti bu seçimlerde köklü bir değişiklikle ciddi kabuk değiştirecek. Ak Parti’nin A Takımı’nın yeni dönemde olmaması siyasi çevreler tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle bu günlerde çok konuşuluyor.

Seçim yılı içinde olması nedeniyle ülke siyasetimizde alışıla gelmiş bir konu olan ittifak meselesi şuanda gizli gizli aracılar ve bulucular ile siyasiler arasında istişare ediliyor. Kamuoyuna yansıma olmamasına ise özen gösteriliyor.

Geçmişte yapılan bu tarz ittifak arayışları görüşmeleri sırasında yazılan ve çizilenlerden özellikle de sağın sol ile Ak Parti’ye karşı beraber hareket etmelerinin kamuoyuna yansıması özellikle sağ seçmenler tarafından olumlu algılanmamış idi.

Siyasi ittifak meselesi aslında başlı başına zor bir konu olmasına karşın ülkemizdeki sağ siyasi partiler bu zorluğu aşmak için bir formül değil, birçok formül üzerinde çalışmalar yapıyorlar. Ama bu ittifakların sol içinde gerçekleşmesi zor görünüyor.

Yalnız kim kiminle ittifak yaparak seçimlere girecek, seçime giren peynirci ile mi ittifak yapılacak!!!

Demokrat Türkiye Partisi (DTP) eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski DYP Milletvekili Yılmaz Hastürk ile geçen gün siyaset üzerine bir sohbetimiz oldu.

Değerli büyüğüm Yılmaz Hastürk, “Peynirci bile seçime giriyor, 57 üyesi olan da, kumar oynattığı için parti merkezi basılan da, genel başkanı adalet tarafından aranan siyasi partide seçime giriyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 7 Haziran’da yapılacak 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne katılacak parti sayısını 31 olarak açıkladı. Kanunlara aykırı bir şekilde bu partilerin seçime girmesine neden müsaade ediliyor” diyerek bu konudaki endişelerini benimle paylaştı.

Bu görüşmenin ardından gerçek anlamıyla bende şaşkınlık uyandıracak bilgilere ulaştım. Gerçekten ne oluyor, oy pusulalarında bu kadar çapsız parti kalabalık yaparak bizleri oy verme günü boşu boşuna kağıt katlamakla mı uğraştıracak. İsraf değil mi? Bu ülke ekonomimize bir külfet değil mi?

Seçime katılma yeterliliğini taşıyan siyasi partilerin isimlerini sizlere aktarayım sizlerde bir inceleyin bakalım kaç tanesini tanıyorsunuz?

Adalet ve Kalkınma Partisi, Alternatif Parti, Anadolu Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Gelişim Partisi, Demokratik Sol Parti, Doğru Yol Partisi, Emek Partisi, Genç Parti, Hak ve Adalet Partisi, Hak ve Eşitlik Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Kurtuluş Partisi, Halkın Yükselişi Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti, Merkez Parti, Millet Partisi, Millet ve Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Muhafazakar Yükseliş Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Saadet Partisi, Toplumsal Uzlaşma Reform ve Kalkınma Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Yurt Partisi.

17. dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk bu konuda o kadar çok araştırmalar yapmış ki! bu araştırmaların hepsini sizlere aktarmak isterim ama ne köşemiz nede sayfamız yeter.

MHP, CHP, AK PARTİ, BBP, SAADET, DP, BTP haricinde ki partilerin seçimlere girmesine bir anlam veremediğini ifade eden Yılmaz Hastürk, Siyasi parti yasasına muhalefet durumunun söz konusu olduğunu ve bu durumu ise ‘siyasetin ırzına geçilmesi’ olarak değerlendiriyor.

Yüksek Seçim Kurulu’na başvurup, Alternatif Parti, Doğru Yol Partisi, Genç Parti, Hak ve Eşitlik Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Halkın Yükselişi Partisi ile Liberal Demokrat Parti hakkında, Siyasi Partiler Kanunu’nun 42. Maddesi gereğince ilçe seçim kurulu başkanları tarafından her 6 ayda bir denetlenip, denetlenmediğini sormuş.

Ak Parti değil de başka bir parti iktidarda ola idi, kendi rakiplerini seçime sokar mıydı? yoksa seçime girmelerini engellemek adına açıkları ile tabelalarını bile söker miydi bilemiyorum. Ama şu bir gerçek ki! Fazla demokrasi seçimlerin üzerine karabasan gibi çöküyor…