Sabah saat 09:09 itibari ile  Ay’ın Venüs ile üçgen açısı altında, hoş görü yükselik ve ilişkilerden duygusal olarak besleniriz. Diplomasi de kısmen daha rahat yönetilir ancak, Venüs hala retrodur ve Eylül’ün ilk haftasından sonra ancak düzelecektir. Her türlü sanatsal faaliyet bu açının altında oldukça keyif verir. 
Öğle saatinde 13:23’de Ay'la Chiron'un sert açılarında geçmişe  acı çekme, haksızlığa uğradığını düşünme eğilimi görülür. 
Öğle saatinde saat 13:34 itibari ile Ay’ın Uranüs ile açısı altında; geçmişe ait çözülememiş ufak tefek pürüzler aniden çözümlenebilir, hafıza canlanır. Aniden beklenmedik hatırlamalar şok etkisi yaratabilir. Özgürlük etkisi hakimdir. Tek başına bireysel olarak,  hareket edilir. Marjinal sıra dışı davranılır.
Öğleden sonra saat 16:07’de Ay Paralel Satürn açısı ile konsantre olamadığımız işleri yeniden ele alabiliriz, çünkü bu açı altında oldukça rahat konsantre olunur… Yapılan çalışmalar kalıcı olacaktır.
Tam bir çalışma açısıdır. 
Nostalji de bu açının olumlu bir kullanımıdır
--
Önce kendini tanı
Eğer biriyle ilişki kuracak olursan, eninde sonunda boş olduğun ortaya çıkacak korkusu ve içsel bir boşluk var. 
Bu yüzden insanlarla aranda bir mesafe bırakmak daha güvenli geliyor; en azından böylece olmuş gibi yapabilirsin. Olmadın. 
Daha doğmadın bile, sen sadece bir fırsatsın. Henüz tamamlanmış değilsin; sadece iki tamamlanmış insan ilişki kurabilir.
İlişki kurmak hayattaki en önemli şeylerden biridir. İlişki kurmak, sevmek demektir; ilişki kurmak, paylaşmak demektir. 

Ama paylaşmandan önce, mutlaka sahip olmalısın. Ve sevmeden önce mutlaka sevgi dolu olman, sevgiyle dolup taşman gerek. 
İki tohum birbiri ile ilişki kuramaz, onlar kapalıdır. 
İki çiçek ilişki kurabilir; onlar açıktır, birbirlerine kokularını gönderebilirler, aynı güneşte ve aynı rüzgârda dans edebilirler, birbirleriyle konuşabilirler, fısıldaşabilirler. 
Ama iki tohum için bu mümkün değildir. 
Tohumlar tamamen kapalıdır, penceresizdir; nasıl ilişki kurulsun? Ve durum işte budur. İnsan bir tohum olarak doğar; bir çiçeğe dönüşebilir, dönüşmeyebilir de. 
Bunlar hep sana bağlı, kendinle ne yaptığına bağlı; hepsi senin büyüyüp büyümeyeceğine bağlı. 
Bu senin seçimin ve her an seçimle yüz yüze gelinmeli; her an yolların kesiştiği yerdesin. Milyonlarca insan büyümemeye karar verir. 
Onlar tohum kalır; onlar potansiyel olarak kalır, asla gerçekliğe dönüşmezler. Kendini fark etmenin ne olduğunu bilmezler, kendini gerçekleştirmenin ne olduğunu bilmezler, var olmakla ilgili hiçbir şey bilmezler. Tamamen boş yaşar, tamamen boş ölürler. Nasıl ilişki kurabilirler? Kendini — çıplaklığını, çirkinliğini, boşluğunu — daha güvenli bir şekilde ifade etmek, bir mesafeyi korumak gibi duruyor. Sevgililer bile mesafeyi korur; onlar ancak bu kadar gelmişlerdir ve geri dönecekleri zamanı kollamak için tetikte beklerler. Sınırları vardır; sınırları asla aşmazlar, sınırlarına hapsolmuş olarak kalırlar.
Evet, bir tür ilişki var ama bu, ilişki kurmakla ilgili değil, sahip olmakla ilgilidir. Koca karısına sahiptir, karı kocasına sahiptir, ebeveynler çocuklarına sahiptir ve falan filan. Ama sahip olmak ilişki kurmak değildir. Aslında sahip olmak ilişki kurma ihtimallerinin hepsini ortadan kaldırır. Eğer ilişki kurarsan, saygı duyarsın; sahip olamazsın. Eğer ilişki kurarsan, büyük saygı vardır. 

Eğer ilişki kurarsan, derin samimiyetle, çok yakına, çok çok yakına gelirsin, üst üste binersin. Yine de diğerinin özgürlüğü engellenmez, yine de diğeri bağımsız bir kişi olarak kalır. İlişki ben-sen şeklindedir, ben-o şeklinde değil; üst üste gelen, birbirinin içine işleyen ama bir bakıma bağımsız.
Halil Cibran şöyle der: “Aynı çatıyı destekleyen iki sütun gibi olun ama diğerini sahiplenmeye başlamayın, diğerini özgür bırakın. Aynı çatıyı destekleyin. Bu çatı sevgidir.” İki sevgili görünmez bir şeyi ve son derece değerli bir şeyi destekler: var olmanın kayda değer şiiri, varlıklarının en derin dehlizlerinde duyulan hatırı sayılır müzik. 

Onlar ikisini destekler, uyumu destekler ama yine de bağımsız olarak kalır. Kendilerini diğerine ifşa edebilirler çünkü korku yoktur. Onlar olduklarını bilirler. İçsel güzelliklerini bilirler, içsel parfümlerini bilirler; korku yoktur. 
Ama normalde korku vardır çünkü senin hiç parfümün yok. Eğer kendini açığa çıkaracak olursan, sadece pis kokacaksın. Kıskançlıklar, nefretler, kızgınlıklar, şehvet kokacaksın. Sevginin, duanın, merhametin parfümüne sahip değilsin. 

Milyonlarca insan tohum kalmaya karar verdi. Neden? Çiçeğe dönüşebilecekken ve ayrıca rüzgârda ve güneşte ve ayda dans edebilecekken, neden tohum kalmaya karar verdiler? Onların kararında bir şey var; tohum çiçekten daha güvenlidir. 
Çiçek narin, tohum narin değil. Tohum daha güçlü gözüküyor. Çiçek çok kolayca yok edilebilir; sadece güçlü bir rüzgâr ve yapraklar uçuşacaktır. Tohum, rüzgâr tarafından kolayca yok edilemez, tohum çok korunaklı, güvende. Çiçek açıkta; o kadar narin bir şey ve o kadar çok tehlikeye maruz kalıyor ki, güçlü bir rüzgâr gelebilir, bardaktan boşanır gibi yağmur yağabilir, güneş çok sıcak olabilir, aptal bir adam çiçeği koparabilir.
 Çiçeğin başına herhangi bir şey gelebilir, çiçeğin başına her şey gelebilir, çiçek sürekli olarak tehlikede. Ama tohum güvende; bu yüzden milyonlarca insan tohum kalmaya karar verir. Oysa tohum kalmak ölü kalmaktır, tohum kalmak hiç yaşamamaktır. Güvenli bir durumdur kesinlikle ama bunda hiç hayat yok. Ölüm güvenlidir, hayat güvencesizliktir. Gerçekten yaşamak isteyen kişi tehlike içinde, sürekli tehlike içinde yaşamalı. Gerçekten zirvelere ulaşmak isteyen kişi, kaybolma riskini göze almak zorunda. Gerçekten en yüksek tepelere tırmanmak isteyen kişi, bir yerlerden düşme, aşağı kayma riskini göze almak zorunda. Büyüme arzusu ne kadar büyükse, daha ve daha çok tehlike kabul edilmek zorunda. Gerçek insan, tehlikeyi tam da kendi yaşam tarzı olarak, kendisinin büyüyeceği iklim olarak kabul eder. Soruyorsun: “Neden ilişki kurmak çok zor?” Zor, çünkü daha olmadın. Önce ol. Geri kalan her şey ancak ondan sonra mümkün: Önce ol.
Osho

Sağlıkla