Her yüzyılda, her coğrafyada kadın olmak bir ayrıcalıktır. Ama birçok kadın bunu hissedemeden, özümseyemeden göçer gider bu alemden. Kimi zaman haklarının teslim edilmemesidir bunun nedeni, toplum baskısıdır, kimi zaman da tüketmenin büyüsüne kapılıp üretmenin keyfine varamamasındandır. Kimi zaman kendi can verdiği oğlu hükümran olur yedi düvele ama anasının yüreğine dokunamaz. Kimi zaman ömrünü verdiği eşi, kimi zaman da yıllarını eskittiği şirketi paye vermez kadına. Eksik etek derler, hoyrat davranırlar, kırarlar, dökerler. Maskülenleşmedikçe yüksek basamaklarda kendine yer edinemez en uygar toplumlarda bile. Çelik, demir gibi kimyevi sıfatlar ya da hatun, çariçe, kraliçe gibi ünvanlar gerekir onu güç sembolü kılmak için.

Oysa kadın güçlüdür, hem de çok güçlüdür. Yeter ki gücünü farketsin ve onu iyiliğin emrine versin, kötülük, hinlik, fesatlık düşünmesin. Yeter ki iyi bir eğitim alsın, aldığı eğitimin hakkını versin. Sadece tüketmesin, aynı zamanda çalışsın, çabalasın, üretsin. Sadece fiziğinin peşine düşmesin, kendisiyle mutlu, barışık olsun. Dayanışsın, birbirinin ardından kuyusunu kazmasın. Pozitif olsun, çalışsın, üretsin, canlarına can versin, ışıldasın. Yönlendirildiği gibi ya da hormonlarıyla değil aklıyla hareket etsin.

Farkındalıkların arttığı, milenyumun aşıldığı yüzyılımızda kadının gücü müthiş bir ivme, ister kabul edilsin isterse edilmesin. Kaygısız, fesatsız, komplekssiz, üretime dayalı bir kadın dayanışmasının olduğu dünyayı hayal edebiliyor musunuz? Beyin gücümüzü ve yürek gücümüzü birleştirelim. Gelin dayanışal! Kusursuz bir dünya için! 21. yüzyıla yaraşır şekilde…

Dünya kadınlar günümüz kutlu olsun! Esen kalın…