Gündemimizin siyasetten askeri alana kaydığı günler yaşıyoruz. 

Bazı bölgesel ve küresel güçlerin çıkarlarıyla çatışıyor olsa da, sınır güvenliğimizi, toprak bütünlüğümüzü ve bağımsızlığımızı korumak adına “Bu bölgeye ilişkin her hesapta benim de söyleyeceklerim var!” şahlanışıyla bizi güney sınırlarımız boyunca kuşatma girişimine karşı çıktık.

“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyordu Gazi Mustafa Kemal. “Benim karakterim” dediği, Türk’ün karakteriydi. Hani Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’mızda haykırdığı gibi: “Ben ezelden beridir hür doğdum, hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” 20 Yanvar Katliamı”nın yaşadığımız günlerde, aynı duygularla Suriye’deki terör kaplarını hedef alan Zeytin Dalı” operasyonu gerçekleştiriyoruz. Allah yardımcımız olsun; Mehmetçiklerimiz Allah’a emanet. 

“20 YANVAR KATLİAMI”

 Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecini yaşadığı günlerdi..  Gorbaçov yönetiminin emriyle, 1990’ın 20 Ocak gecesi, ağır silahlarla donatılmış 66 bin kişilik Sovyet ordusu tankların öncülüğünde Bakü’ye ve önemli yerleşim birimlerine girdiler. Sovyet yönetiminin amacı, Halk Cephesi öncülüğünde başlatılan bağımsızlık hareketlenmelerini, bu konuda yapılan gösterileri bastırmaktı. Bakü örneği üzerinden  bağımsızlık isteyen diğer Türk cumhuriyetlerine ve Baltık halklarına büyük bir gözdağı verilmiş olacaktı. Bakü’de ve diğer Azerbaycan kentlerinde binlerce Azerbaycan Türkü  olayı protesto etmek için sokaklara döküldü. Meydanlarda gösteriler düzenlendi. 

Gorbaçov yönetiminin kararıyla Bakü’ye giren Sovyet tankları caddeleri, sokakları makineli silahlarla taramaya başladılar. Radyo ve televizyon yayınları susturulduğundan, ne olduğunu anlamaya çalışan Azerbaycan Türkleri, ölüm tehlikesine rağmen sokaklara dökülüyorlardı. 

“SİPER ET GÖVDENİ, DURSUN BU HAYASIZCA AKIN”

20 Ocak gecesi, başta Bakü olmak üzere, Azerbaycan’ın bütün yerleşim birimlerindeki Azerbaycanlılar, “Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın” seslenişinde olduğu gibi, kendilerini Sovyet tanklarının önüne attılar. Bağımsızlık bayrağı açılmıştı bir kere, yoldan dönmek, savaştan kaçmak Türk’e yakışmazdı. Bakü caddelerinde ve sokaklarında bir destan yazıldı 20 Ocak gecesinde. Ağır silahlarla donatılmış Sovyet tanklarına karşı Azerbaycan Türükü’nün elinde bayrağından yüreğinde bağımsızlık aşkından başka bir şeyi yoktu. 

Sovyet tanklarına yerleştirilmiş makineli tüfeklerden açılan yaylım ateşleriyle kadın-erkek, yaşlı-genç ayırımı yapmaksızın 140 canımız katledildi. Azerbaycanlı kardeşlerimizin “20 Yanvar Katliamı” olarak andıkları o gece 744 kişi yaralandı, 841 kişi ise tutuklandı. 20 Yanvar’ı yaşayanlar, ölü ve yaralı sayısının açıklananın çok üstünde olduğunu söylüyorlar. 

“TÜRK’Ü TÜRK’E KIRDIRDILAR”

Yeri gelmişken not düşelim.. 20 Ocak gecesinde ve devamında Bakü’de, yalnızca Azerbaycan Türkü’nü hedef alan bir katliam değil, Türk Dünyası’nın bir dramı yaşandı. Bunca yıldır katıldığım 20 Yanvar Katliamı’nı anma toplantılarında, o geceyi ve devamını yaşayanlardan dinlediğim yürek yakan bir gerçeğin altını çizmek isterim. O gece Azerbaycan Türkü’nün ezmek, sindirmek, Halk Cephesi öncülüğünde şahlanan bağımsızlık gösterilerini bastırmak amacıyla Bakü’ye giren Azerbaycan Sovyet tanklarının üzerindeki askerlerin bir kısmı, o dönem Sovyet egemenliğinde olan Türkistan coğrafyasının çeşitli yörelerinden devşirilmiş Türk gençleriydi. 

Tanktaki Türk kökenli askerler, kendilerine aynı dille seslenen göstericilerin haykırışlarını duyduklarında, havaya ateş etmişler, tanklarından inip gözyaşları içinde kardeşlerine sarılmışlardı. 20 Yanvar gecesinde çok daha büyük bir katliam yaşanmamasının nedeni, tarihin bu lütfuydu. Türkistan coğrafyası bağımsızlık yolunda bir şahlanış yaşıyordu. Çok geçmeden, başta Azerbaycan olmak üzere, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan peşpeşe bağımsızlıklarına kavuşmuşlardı. 

Tarihte yaşananlar, yaşamakta olduğumuz gelişmeler, Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerin “Dilde birlik, fikirde birlik, işde birlik” içinde olmaları gerçeğini biz kez daha ortaya koymuştur. Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerin elele olmalarının önemi her geçen gün daha net anlaşılmaktadır. Uzak ve yakın tarihimizden çıkaracağımız çok önemli dersler var. Bunlardan biri de “20 Yanvar Katliamı”dır.

KARAKOYUNLU. “20 YANVAR’I UNUTMAYALIM”

Bu yıl 20 Yanvar Katliamı”nın yıl dönümü etkinliğini, Başkanlığını Sefer Karakoyunlu’nun yaptığı İstanbul Türkiye Azerbaycan Derneği (İSTAD) düzenledi. Dernek merkezinde yapılan etkinlikte, Türkiye’de yaşayan Azerbaycanlıların yanı sıra, Azerbaycan’dan gelen konuklar (Prof. Dr Adil Allahverdiyev, Dr. Ramin Sadıqov, Murat Altun, Şahlanış Hareketi Kurucusu Tural Gurbanov, Türkiye Azerbaycan İş Adamları Derneği Başkanı Metin Yıldırım, Eğitimci/Yazar Mehmet Aydın, M. Araz’ın “Ağla Karanfil ağla” şiiriyle herkesi ağlatan Seide Ömer) 20 Yanvar gecesinde yaşananları, 20 Ocak gecesinde yaşananlardan çıkarmamız gereken dersleri anlattılar. 

İSTAD Başkanı Sefer Karakoyunlu yayınladığı bildiride etkinlikte yaptığı konuşmada 20 Yanvar” hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklıyordu:

“20 Yanvar günü Azerbaycan Türklerinin var olma yok olma günüdür. 

20 yanvar Azerbaycan ve diğer Türk halklarının zalim dikta karşısında dik durduğu gündür. 

20 Yanvar Azerbaycan halkının tarihine kanlı facia olarak yazıldığı gibi, bu gün Azerbaycan halkının tarihine” MİLLİ KAHRAMANLIK GÜNÜ” olarak yazılmıştır.

1918’de “bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” diyen Azerbaycan Türkleri şarkın ilk bağımsız Cumhuriyeti‘ni kurmuş, maalesef yaklaşık iki yıl sonra Rusların baskıları sonucu bağımsızlıklarını yitirmiş, ama bağımsızlık ruhunu asla kaybetmemiştir.  1990 da aynı ruh ve düşünce ile tekrar ayağa kalkan Azerbaycan halkı SSCB tankları karşısında vücudunu siper etmiş, haksızlık karşısında vatanın bağımsızlığını tüm dünyaya duyurmuştur.

Azerbaycan, Ruslar için o kadar önemliydi ki, Azerbaycan'ı kaybetmek istemeyen Ruslar 62 bin askeri personelle Azerbaycan'a müdahale etmiş,  çıkan olaylarda yüzlerce insan katledilmiş ve bu durumun dünyaya duyurulmaması için Azerbaycan Televizyonunu hedef alınarak Azerbaycan’ın dünya ile olan irtibatı kesilmiştir.  

Azerbaycan ablukası yaklaşık bir yıl sürmüş ve bu zorluklara rağmen Azerbaycan 18 Ekim 1991’de bağımsızlığını tüm dünyaya ilan etmiş ve böylece Sovyetler birliğinin dağılmasına vesile olmuştur.

20 Ocak ta Azerbaycan Türklerine uygulanan acımasız vahşet Azerbaycan’ın bağımsızlığını durduramamış bu bağımsızlık diğer Türk devletlerine ve halklara örnek olmuştur. 

Aslında her 20 Ocak günü bu vesile ile bağımsızlığa kavuşan ülkelerin Azerbaycan halkına şükran günü düzenlemelilerdir. 

Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye Cumhuriyetidir.

Sonuç olarak; 

Ruslar Azadlıq meydanında 137 Azerbaycanlı kardeşimizi katletmiş, binlerce insanımızı sakat bırakmış, buna rağmen kötü emellerine ulaşamamışlardır.

O gün orada şehit olan 137 Türk evladı bağımsız Azerbaycan Devletinin temelini atmış ve güçlenmesine vesile olmuşlardır. Bu gün bu güçlü temel kuvvetlenerek devam etmektedir. Bu gün olduğu gibi gelecekte de Azerbaycan bölgenin parlayan yıldızı olmaya devam edecektir.

Türkiye Azerbaycan kardeşliği asırlara dayanmaktadır. Bu kardeşlik ve dayanışma bu gün olduğu gibi gelecekte de dünya var oldukça devam edecektir.

Bu vesile ile vatanın bağımsızlığı ve bekası uğruna şehit olan soydaşlarımızı 28.yılında rahmetle ve şükranla anıyoruz. 

Mekânları Cennet, ruhları şad olsun.”