Referandum bitti ama sonuçları itibariyle tüm partiler gelecek planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklar.

Ülkemizde siyasi liderlerin, seçmenleri taraftar olarak görme alışkanlığı yıllardır devam etmektedir. Bunu kendi seçmen kitlesini kemikleştirmek ve hata yapılsa dahi sadık kalınmasını sağlamak için yaparlar. Hal böyle olunca da seçmenin tercih değiştirmesi zordur.

Peki tüm seçim zamanlarında yapılan propagandalara, reklamlara ne gerek var diyebilirsiniz. % 10-20 gibi bir seçmen kitlesi değişik siyasi tercihlerde bulunabilmektedirler. İşte tüm yapılan bu propagandalarla afişlerle ve reklamlarla kararsız dedikleri seçmenleri etkilemek isterler. Bana göre en bilinçli olan seçmendir.

Türkiye’nin kaderini olumlu veya olumsuz yönde değiştiren kitledir. Bu kitleyi etkilemek için her şey mubah sayılmaktadır siyaset arenasında. Devleti ele geçirenler her zaman bir sıfır öndedir yarışta.

Aslında tüm seçmenler icraatları ön planda tutarak oy kullanmış olsa hükümetlerin daha dengeli bir siyaset güdecekleri muhakkaktır. Ortak aklı çalıştırmak zorunda kalacaklardır.

Asıl tehlikede seçmenin kemikleşmesidir. İcranın başındakiler yaptıkları siyasi ekonomik ve hukuki hatalarına kendi tabanlarının göz yumacağını bilmektedirler. Hal böyle olunca da iktidar kendi seçmeninin istek ve arzularına göre uygulama yapmaktadır.

Bu durum muhalafette kalan siyasi parti seçmenlerinin isteklerinin karşılanmaması ve karşıt görüşlerin çarpışmasına yol açmaktadır. Artık kamplaşma kesinleşmiş oy demektir. Uzun süre devamı ise zamanla yönetilemeyen bir ülke halini alır. Kısa vadeli siyasi gelecekler uğruna geri dönülmesi zor şartlar doğurur.

İktidar tek bir fert dahi olsa istisnasız herkese fırsat eşitliği sağlamalıdır. Devlet kadrolarına alımlarda liyakat ve ehil aranan şart olmalıdır. Din, dil, mezhep ve ırk tercih nedeni olmamalıdır.

Kin, nefret ve şiddete yönlendirilmediği sürece özgürce herkes düşüncesini ifade edebilmelidir. Herkes sizi sevmeyebilir ama nefret ettirmemelisiniz. Nefret; kargaşa ve terör tohumlarını eker.

Siyasi parti liderlerimizin bir kere şunu anlaması gerekmektedir; amaç ülkeye hizmet ise eğer gayeniz sadece iktidar olması gerekmiyor. Demokrasilerde iktidar partisi kadar muhalefetinde önemi büyüktür. Muhalefet tıpkı iktidardaymış gibi gölge kabineler kurmalıdır. Hükümetin faydalı, icraatlarında yanında zararlı uygulamalarında karşısında durmalı ve uyarmalıdır. Hem muhalefet hem iktidarın varlık nedenidir hizmet.

Muhalefete verilen oylar boş değildir. Muhalefet sorumsuz değildir. Aynı görüşteki seçmenin iradesi yansımalıdır meclise. Hak ve hukukunu aramalıdır. Onun dünya görüşü savunulmalıdır. Bunun için devletten maaş almaktadırlar.

16 Nisan sonrasına gelecek olursak;

1 Kasım seçimlerine göre veya seçmen davranışlarına bakınca AKP’nin bir miktar oy kaybettiği görülmektedir.

AKP’nin penceresinden bakınca parlamenter sisteme göre iktidar olması zor. Çünkü % 51, i tutturmak zorunda. Zira % 50+1 altındaki tek bir oy cumhurbaşkanlığını kaybetmesi anlamını taşımaktadır. Mecliste aritmatiğe göre işlememektedir artık kurallar. Unutmamak gerekir ki 2002 seçimlerinde % 35 oy oranıyla meclisin % 65ine sahip olmuştu.

AKP in korkusu; 15 yılda oturmuş seven bir seçmen kitlesinin dışında her şartta oy vermeyecek nefret eden bir kitlesinin olmasıdır. İktidardan düştüğü an hesap sorulacağından korkulmaktadır. Bu durum AKP yöneticilerinin hırçınlaşmasına hata yapmasına vesile olabilir. Kim bilir beklide pişman olmuşlardır ya da olacaklardır.

CHP ise propaganda dönemini kısıtlı medya imkânlarına rağmen iyi kullanmıştır. Parti amblemi ve bayrakları kullanmayarak herkesi kucaklamaya çalışmıştır. Kendileri açısından alınan sonuç ümit vericidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde şansı var diyebiliriz. Tabi sağda yeni bir oluşum olmazsa. Merkez sağ bandında oluşacak yeni bir oluşum AKP ve CHP nin işini zorlaştıracaktır. Merkez sağa kimin liderlik edeceğine bağlı tamamen.

Bugün AKP’nin şansı merkez sağdaki boşluktur. İnsanlar uç kesimlere daima imtinalı yaklaşırlar.

MHP’ye bakacak olursak bahçeli bir top attı Yıldırım ve Erdoğan karşıladı. Bahçelinin tabanına anlatamadığı bir şeyler olmalıdır. Veya bizim bilmediğimiz perde gerisinde neler dönmektedir? Şantaj diyen var, taviz diyen var, her kafadan bir ses çıkmaktadır. Genel merkez ve ekibi bahçelinin arkasında dursa da taban büyük ölçüde karşı durmaktadır.

Bahçelinin tekrar genel başkan seçilmesi zor görünmektedir. Büyük ölçüde kırgın seçmen kitlesi oluşmuştur. Baraj sorunu doğmuştur. Ülkücü kesim parlamenter sistemden yana tavrını koymuştur. Tüm bu olumsuzluklara rağmen niçin kendi ayağına kurşun sıkmıştır. Beka meselesi nedir onu da tam olarak anlatamamıştır.

Efendim 15 Temmuz fetö ve diğer terör örgütleri falan.. İyide zaten OHAL var istenildiği takdirde uzatabiliyorsunuz veya ilan etme yetkisi var hükümetin. Terör konusunda ise siyasi partiler zaten bu konuda tek yürek. Nedir beka meselesi? İçi boş bir söylemden öteye geçememiştir.

Bundan sonraki süreçte Devlet bahçeliyi zorlu bir dönem beklemektedir. Şartlar MHP yönetimini değiştirmeye zorlayacaktır.

7 Haziranda zirve yapan HDP ise gerçek oy oranlarına geri dönmüş gözükmektedir. PKK baskısı azalırsa daha itidalli politika güdebilir. Çevremizi kuşatan terör örgütleri mutlaka kontrol altına alınmalı ve manevra kabiliyetleri kısıtlanmalıdır. Politik ve parasal kaynakları kurutulmalıdır.

Çok boyutlu etkin bir mücadele güdülmelidir. Diplomasi işletilmeli, uluslar arası arenada itibarı sıfırlanmalıdır. Destek veren örgüt ve devletlere karşı yaptırım gücü uygulanmalıdır. Kendi çıkarlarımız için komşu devletlerin merkezi otoriterleriyle birlikte hareket etmek mecburiyetindeyiz. Sınırlarımız terör örgütlerinin kampları haline dönmüştür. Neredeyse Suriye’nin kuzeyinde yerel halk kalmamıştır. Boşaltılan alana çeşitli terör örgütleri hâkim olmuşdur. Ulusal güvenliğimizi tehdit eder duruma gelmişlerdir.

Bizim önceliğimiz komşu devletlerde demokrasinin işleyip işlemediğinden ziyade sınırlarlımız güvenlimi değil mi? Sorusunu akla getirmek olmalıdır.

Farkında mısınız? 16 Nisandan sonra yatırımlar durdu mu ne hiç toplu açılış törenleri yapılmıyor artık.