14 Şubat Sevgililer günü geldi çattı. 

Yalnız olanların değişmez kaderidir haftalar öncesi iç çekmeler.

Hiç olmadığı kadar hasetlenir el-ele gezen sevgililere baktıkça.

Ellerinde bir adet gül hoplaya, zıplaya giden kızları gördükçe daha da bir çemkirir kör talihine.

Neyim eksik şu çarpık bacaklı kızdan. 

Bu bana revamı, gibi sitem dolu sözler, eski sevgiliye küfürlere kadar gider.

Offf, offff.

Gün boyu büyür de büyür içindeki yalnızlık hissi.

O güne yetiştiririm diye sevgili bulma telaşına girerek hayal kırıklığı yaşayan arkadaşlar vardır bir de. Onlara da selam olsun. 

Kısmet değilmiş. Bir daha ki seneye daha sıkı çalışır, hedefinize ulaşırsınız.

Şimdi de gelelim ellerinde hediyeleri, kollarında sevgilileri olanlara. 

Bakmayın siz onların şen şakrak mutlu göründüklerine. Onların durumu çok daha vahimdir aslında.

Ne hayaller kurmuşlardı oysa, o günü yılın en önemli günü varsayarak. 

Ağızdan çıkan her söz buram, buram aşk kokacağı, karşılıklı verilecek olan hediyenin sevgilerinin gücü değerinde olacağı hayalini kurarak.

Aşk dışı araya karışan ufacık bir sohbet, ah hele bir de hediye de ucuz ise, her bir sevgili için ayrı bir hayal kırıklığı barındırır bünyesinde. 

Hadi buyrun cenaze namazına. Ölür müsün-öldürür müsün?

Püfff, ayıcık almış.

Çocuk muyum ben? Oldu olacak çocuk parkına götürseydi de, salıncakta sallasaydı.

Oysa ben tek taş bekliyordum. 

Neden asıldı ki kızın yüzü şimdi? Hediyemi beğenmedi mi ne? Aptal şey!

Oysa en büyük hediyeyim zaten ben ona!

Ah, ah.. Uzadıkça, uzar içten içe sessiz konuşmalar.

Yalnız olanların yastığının bir kenarı ıslanır, hayal kırıklığı ile dönenlerin iki yanı..

Velhasıl. Çoğu insan hoşnut olmaz bu özel günden. Böylesi para tuzağı olan bu furyadan tonla para kazananlar hariç.

Sevginin parayla, pahalı hediyelerle ölçüldüğü günümüzde akıl vermek haddim değil. Size verebileceğim tek şey mendildir. 

Buyurun, mendilleriniz arkadaşlar. 

Sevgililer gününüz kutlu olsun.