“NESİMİ ’ye SORMUŞLAR O YAR İLE HOŞ MUSUN? HOŞ OLAYIM OLMAYAYIM, O YAR BENİM KİME NE?” demiş.

14 ŞUBAT

Güzel gündür, özel gündür 

 Fakat çiçeklere kıymak için değil...

Bazen hafta sonuna, bu yıl olduğu gibi bazen de hafta içine denk gelir. Bir birini seven iki insanın kendilerine göre anlamlandırdıkları güzel bir gündür. Sevgi pıtırcıklarının bayramıdır.

Sevgilisi olmayan insanlar için anlamsız. Farkındalık yaratan gündür sevgililer günü, özellikle yalnızsanız. Yalnız olan insanlar için ise sıradan bir gündür. O gün yine yalnızlık yüzlerine çarpmıştır bir kez daha bin kez daha… 14 Şubat’ta tek olarak sokakta yürüyemiyorsunuz. “Abla abla. Yalnız mısın a abla? Bir gül al da sevgilin var sansınlar abla.” diyen çiçekçiler vardır cadde başlarında. Gençlerin yanında kız görünce “Ağbi al şu güzel ablama bir çiçek.” Israrlarını duyarsınız ya da size söylenir. 

Birkaç yıl önce, 14 Şubat günü, her yer kırmızı güllerle süslenmişti.  Sokakta kırmızı gül dağıttılar, eve getirip koydum kalın bir kitabın arasına. Kitabı her açtığımda hatırlamak üzere o günü. “Aşkın rengi kırmızı” bunu bilmeyen var mı? Aradan aylar geçti,  baktım kırmızı gül Siyah ile bordo arası bir renk almıştı, suyu kalmamıştı. Kurumuştu. Sımsıkı tutunuyordu gövdeye. Daha da güzelleşmişti. Bir süre sonra anladım ki bu çiçek benim yansımamdı, kalbimden bir parçaydı. Bir sürü anlam yüklenmiş bu çiçek narindi. Önce yaprakları dökülmeye başlamıştı, kırmızı gülün sonra dikenleri kuruyup düşmeye. Dokunsam dökülecekti. Bir gün o da yok olacaktı sevgiliye de olsa. Dokunmaya kıyamadığım çiçeğe, Cahit Külebi şiiri ile dokundum. 

“Artık ne pencerem var seni koyacak 

Ne masam, 

Sevgilim de yok bu şehirde 

Çiçek seni alıp ne yapsam”

“Solomon Adası Yerlileri” hikâyesinde, insanları baltadan çok kötü sözlerin devireceğine inanmışlar.

İki kelime yetiyor bazen seven kalbi kırmaya, sonra roman yazsan, filmini yapsan ne fark eder.

“Solomon adalarında yaşayan yerlilerin ilginç bir ağaç kesme yöntemi vardır. Elektronik testere gibi teknolojik nimetlerden mahrum olan yerliler, baltayla kesemeyecekleri kadar kalın bir ağacı üfleyerek deviriyorlarmış…  Baltayla deviremeyeceklerini düşündükleri ağacın karşısına hep birlikte dizilip bir ağızdan ağaca kötü sözler fısıldıyorlarmış. Bunu yaparken her bir ağacın içinde bir ruh taşıdığına inanıyorlarmış. Kötü fısıltıların bu ruhu güçlendirip ağacı terk etmesini bekliyorlarmış. Ve haklı da çıkıyorlarmış. Bir süre sonra ağaç kurumaya yüz tutuyor, ardından da devrilebildiği görülmekteymiş.”

“Sana Sihirliymişsin gibi bakan bir sevgiliyi al. ”diyen,  Frida Kahlo’nun Yaralı Geyiği gibi, kalbim, kalbim diyenlerin sayısı da az değildir. Sevgi ve aşklar,  hayat verir insana, itaat ve teslimiyet getirir. Aşk, aşığı sevdiğine benzetir, büyük aşk filmlerine, aşk romanlarına, masallara, gerçek hikayelere bakınca hepsinde büyük fedakarlıklar, derinlik görürüz. Hani belgesellerde bitkilerin çiçek açışını hızlıca verirler ve seyrederiz ya. İşte öyle bir şeydir aşk. Kalbinize düşünce hızla çiçek açmak gibi.

 j. Krishnamurti der ki:

“Sevgili ile ne demek istediğimi soruyorlar. Açıklayayım, siz istediğiniz gibi anlayın,benim için O Krishna, Kuthumi, Maitreya, Buda… Bunların hepsi, ama hepsinin biçiminin ötesinde. Ne ad verdiğiniz ne fark eder ki? Benim Sevgilim gökler, çiçekler, her bir insan. Ben Sevgilimle birleştim. Ve siz Onu her bir hayvanda, her bitkide, acı çeken her insanda göremedikçe anlayamayacaksınız.”

Biraz da Sabahattin Ali’ye dönecek olursam, “Bir Yürek Kaldı Avucumda” der geçerim aşk üzerine. 

Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz ama çoğu zaman maddi değerinin de gözetildiği inkar edilemez.

 14 Şubat, her yer tek taş reklamları ile dolu, alınan hediye üzerinden ilişki ölçülendirilmesi yapılıyorsa, o ilişki ölçülendirmesi hediyenin değerinin katsayısı artmadığı zaman bittiğini görüyoruz.  

Aşkınızı Unutmayınız!

Hayatın yoğunluğu arasında birlikte güzel zamanlar geçirmeyi unutan sevgililer için, 14 Şubat, yeniden beraber ve güzel vakit geçirmek için adına harika bir fırsat olabiliyor. Masanızda mumlar ve kır çiçekleri, kulağınızda en güzel şarkılar, unutulmaz bir sevgililer günü neden sizin olmasın?

Bu günün anlam ve önemi aslında sevgilisi olandan çok sevgilisi olmayanları kapsıyor gibi ama olsun. Yalnızlar da mutlu. Sevgili denildiğinde ilk aşk geliyor insanın aklına; ilk aşkın izleri siliniyor, ama bazı ilk hatıralar yine de kalıcı oluyor. Bizi biz yapanlar da o hatıralar değil mi?

Benim aşkıma gelince, sevdiklerim çok uzakta, bir daha hiç göremeyeceğim. “Özlem; uzaklığın ayıramadığıdır.” diyorum ve seven, sevilen, sevilmeyen, sevemeyen, sevdiğinden emin olamayan, sevildiğinden haberi olmayan, herkesin doyasıya sevip-sevileceği,  herkesin keyif alabilecekleri bir 14 Şubat olmasını diliyorum.

Farklılıkların zenginliğinde saygı ve sevgi ve aşk olsun. Yeter ki gönül sofrası açık olsun.

Nice 14 Şubatlara, sağlıcakla…